"Ayla: Savaşın Kızı" filmi Washington D.C.'de

Yazıcı-dostu sürüm

Türk sinemasının eşsiz örneklerinden "Ayla: Savaşın Kızı" filmi, Amerika Birleşik Devletlerinin başkenti Washington DC şehrinde bulunan ABD Deniz Kuvvetleri Müzesinde gösterildi. Washington DC Yunus Emre Enstitüsü ve Teknoloji Ekonomi Diplomasi Enstitüsü (INTED) işbirliği ile gösterilen film izleyiciden büyük ilgi gördü.

30 Mart 2018 Cuma günü gerçekleştirilen programa Amerika Birleşik Devletleri, Kore, Türkiye ve diğer ülkelerden pek çok üst düzey yetkilinin yanı sıra Harriet Fulbright Vakfı Başkanı Harriet Fullbright, American Legion Direktörü Verna Jones, Güney Kore Büyükelçiliği Kamu Diplomasisi Müsteşarı Cheon Joonho ve Hava Kuvvetleri Ataşesi, Türkiye Cumhuriyeti Askeri Ataşesi, ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa Avrasya Kamu Diplomasisi Birimi sorumlusu Christian Higgins, Türkiye Cumhuriyeti Washington DC Büyükelçisi Serdar Kılıç katıldı.

Etkinlik öncesi basın mensupları ile görüşlerini paylaşan American Legion Direktörü Verna Jones, etkinlikten duyduğu memnuniyeti ve yaşadığı heyecanı dile getirdi. Jones “Ülkeleri için hizmet etmiş kadın ve erkeklerin yaşadığı duyguları, tüm gerçekliği ile yansıtacak başka bir film hayal edemiyorum.” ifadelerini kullandı.

Güney Kore Büyükelçiliği temsilcisi Cheon Joonho ise ABD, Kore ve Türkiye arasındaki sıkı ve uzun süreli ilişkiyi hatırlatarak, özellikle Kore Savaşı sırasında iki ülke arasında çok güçlü bağların oluştuğunu vurguladı.

Barışa çağrı

Film gösterimi öncesi yapılan açış konuşmalarında Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Serdar Kılıç, dünya üzerinde devam eden çatışmaların bir an önce sonlandırılması için barışın sağlanması çağrısında bulundu. Büyükelçi Kılıç “Umarım bu film bizlere bugün Suriye’de devam eden savaşı hatırlatır ve barışın en ihtiyaç duyulduğu yerlerden biri olan Suriye topraklarına barışı getirir.” şeklinde konuştu.

Ayla, köklü ortaklık ve dostluk tarihimizi kanıtlıyor

ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Bürosu, Kamu Diplomasisinden Sorumlu Müşavir Yardımcısı Vekili Christina Higgins ise galada yaptığı konuşmasında ortak tarihe dikkat çekti. 

Amerika Birleşik Devletleri ve Kore Cumhuriyeti arasındaki bağların kanlı Kore Savaşı sırasında kurulduğunu hatırlatan Higgins, “O zamandan bu yana bağlarımız güçlenmiştir; ancak Kore’de yalnız değildik. Orada, zaman içinde büyüyerek aralarında Türkiye’nin de olduğu yirmi bir ülkeyi kapsayan BM kuvvetlerinin bir parçası olarak bulunmaktaydık. Bu gala gibi etkinlikler ortak tarihimizi, savunduğumuz ve uğrunda savaş verdiğimiz davaları hatırlamak ve köklü ortaklık ve dostluk tarihimizin varlığını kanıtladığı ortak değerlerimizi yeniden teyit etmek için bir fırsat teşkil etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Türk Tugayının Kore’de Amerikan kuvvetleri ile yan yana görev yaparken cesaretleri ve mücadele becerileri ile birlik takdirnameleri aldığından da bahseden Christina Higgins sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaşın yetim bıraktığı bir kız çocuğunu kanadı altına alan bir Türk subayının hikâyesini anlatan bu film ise şiddet karşısında bize ortak insaniyetimizi hatırlatmaktadır. Bu hikâye, tekrar tekrar anlatılması gereken, yürek burkan bir hikâyedir ve Kore Savaşı’ndan benzer hikâyeler, yerinde bir kararla Türk okullarında hala okutulmaktadır. Bu hikâyenin beyaz perdeye taşınmasına ve bu hikâyenin bugün bizlerle paylaşılmasına katkılarından dolayı Yunus Emre Enstitüsü ve Inted’e teşekkür ediyorum. Savaşın en karanlık günlerinden doğan bu hikâyelerin, bize daima kendimizin en iyi versiyonu olmayı hatırlatmasını diliyorum.”

"Ayla: Savaşın Kızı"

Türkiye'nin Oscar adayı, Oscar Akademisi'nin de "yabancı dilde en iyi film" aday adayı olan Film, 1950'lerde Kore Savaşı'na katılan Türk askerlerinden biri olan Astsubay Süleyman Dilbirliği ile savaşta öldürülen ailesinin yanında bulduğu ve Ayla adını verdiği Koreli küçük kızın sevgi ve umutla beslenen gerçek hikâyesinden beyazperdeye taşındı.

'Ayla' filmi zamansız, mekânız, dil-din ve ırk tanımadan vicdanın nasıl da gerçek bir sevgiyle insanları buluşturabileceğini ve savaşa rağmen gerçek insanlığın nasıl da birleştirici olabileceğini Türkiye insanının gönlünü ve ruhunu yansıtan bir gözle anlatıyor. Kore Savaşı sırasında, dünyanın öbür ucunda, anne ve babası ölmüş minik bir çocuğun hem Türkleri hem Güney Korelileri hem de Amerikalıları aynı duygularda, nasıl büyük bir içtenlikle buluşturduğunun hikâyesini perdeye taşıyan Ayla, savaşın acı koşullarında, ismi gibi ay yüzlü Ayla ile ay yıldızlı bir askerin tarihe mal olmuş 65 yıllık hikâyesini anlatıyor.